Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Küme Toplantısı’nda konuştu. Odatv, dünkü “Çok tartışılmıştı Erdoğan devreye girdi” başlıklı haberinde, son devirde artan şiddet hadiseleri ve faillerin kabarık hata evraklarına karşın hür dolaşmalarının kamuoyunda reaksiyona yol açmasının akabinde Erdoğan’ın küme toplantısında sert bir konuşma yapacağını yazdı.
“ÖNEMLİ ADIMLAR ATMA KARARI ALDIK”
Oldukça sert iletiler veren Erdoğan, “Toplumda güvenlik ve asayişin temini noktasında, geçmişe ve birçok Avrupa ülkesine kıyasla, çok yeterli bir yerdeyiz. Lakin son periyotta, arkası gerisine gelen bir polis memurumuzun şehit edilmesinden, genç kızlarımızın vahşice katledilmelerine kadar bir dizi hadise, milletimizde haklı bir reaksiyona yol açmıştır. Onlarca kabahat kaydı olan kriminal tiplerin ellerini kollarını sallayarak ortalıkta dolaşması, herkes üzere bizi de rahatsız ediyor. Pazartesi günü yaptığımız Merkez Yürütme Kurulu toplantımızda, bu olayları enine uzunluğuna değerlendirdik. Milletimizin sesine kulak vererek, bu çerçevede, birtakım kıymetli adımlar atma kararı aldık. İnsanlarımızın sokakta, konutunda, iş yerinde hiçbir tasa duymadan hayatını inançla sürdürebilmesini sağlamak için, ne gerekiyorsa yapacağız” dedi.
İKİ BAKANLIĞA MESAJ
İçişleri ile Adalet Bakanlıkları ortasında son günlerde sürtüşme yaşandığı tezinin akabinde Erdoğan, “Emniyet teşkilatımız içinde bir zaaf varsa, neşteri vurup bunu gidereceğiz. Adalet sistemimizde tıkanıklık varsa, yanlışlık varsa, neşteri vurup, Allah’ın müsaadesiyle, onu da tahlile kavuşturacağız” tabirlerini kullandı.
BOSNA HERSEK’E GEÇMİŞ OLSUN MESAJI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
Türkiye Büyük Millet Meclisimize, siyasi partilere, bütün milletvekili arkadaşlarımıza, tüm Meclis çalışanlarına yeni yasama yılında tekrar muvaffakiyetler temenni ediyorum. Sözlerimin çabucak başında, geçtiğimiz günlerde büyük bir sel felaketiyle sarsılan Bosna Hersek halkına buradan geçmiş olsun temennilerimizi iletiyorum. Su baskınları sonucunda vefat eden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar niyaz ediyorum.
“ALİYA SON NEFESİNİ VERMEDEN EVVEL…”
Felaket haberini alır almaz AFAD’ımızı, Kızılay’ımızı, TİKA’mızı çabucak harekete geçirdik. Konutları yıkılan, yakınlarını kaybeden, maddi ziyana uğrayan kardeşlerimizin yaralarını sarmak için elimizden geleni yaptık ve yapıyoruz. Pazar günü Ulaştırma Bakanımız hem Boşnak halkıyla dayanışmamızı göstermek hem de durumu yerinde incelemek üzere sel bölgesine intikal etti. Bosnalı kardeşlerimizi bugüne kadar olduğu üzere Allah’ın müsaadesiyle bundan sonra da yalnız bırakmayacağız. Merhum Aliya’nın son nefesini vermeden çabucak evvel hastane odasında elimizi tutarak bizlere bıraktığı emanete en hoş halde sahip çıkmayı sürdüreceğiz.
RECAİ KUTAN MESAJI
Pazartesi günü ebediyete irtihal eden merhum Erbakan hocamızın yol ve dava arkadaşı, milletvekili ve bakan olarak ülkemize ve milletimize çok değerli hizmetlerde bulunmuş, Ulusal Görüş hareketinin çınarlarından Recai Kutan ağabeyi de burada rahmetle yad ediyorum. Beyefendi kişiliği, mütevazı tutumu, ali cenaplığı, çalışkanlığı ve davasına olan sarsılmaz bağlılığıyla Recai Kutan her vakit hayırla anılacaktır. İnşallah biz de kendisini hep hasretle ve şükranla yad edeceğiz. Rabb’im kendisini cennet-i cemailiyle müşerref eylesin.
6-8 EKİM’İN YILDÖNÜMÜ
Dün malumunuz 6-8 Ekim olaylarının 10’uncu yıldönümüydü. Kobani mazeretiyle kışkırtılan bu menfur olaylarda 2 emniyet görevlimiz şehit oldu. 35 kişi hayatını kaybetti. 435’i sivil, 326’sı güvenlik vazifelisi 761 insanımız da yaralandı. Bugün malum çevreler tarafından hala demokratik bir aksiyon üzere lanse edilen olaylar sonucunda çok sayıda konut, iş yeri, okul, Kur’an kursu, kütüphane, kültür merkezi, müze ve yurt binası ziyan gördü. Özellikle muhtaçlık sahiplerine kurban eti dağıtırken katledilen 16 yaşındaki Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan canilikleri değil üzerinde 10 yıl, yüz yıl geçse bile unutamayız. Şunu da biliyoruz: Ciğerparesini kaybetmiş bir annenin yürek yangınını fakat adaletin tecellisi söndürebilir. 6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar, bağımsız Türk mahkemeleri önünde işledikleri kabahatlerin hesabını vermiş, hak ettikleri cezalara çarptırılmıştır.
“CHP İDARESİ ŞİMDİ NEDAMET GETİRMEDİ”
Gerek Suriye’de daha sonra yaşananlar gerekse mahkeme süreci, 6-8 Ekim olaylarının nasıl bir tertip olduğunu ortaya çıkartmıştır. Ama o periyot emperyalistlerin bölgesel planlarına alet olanlar bu olaylarla yüzleşme cüretini hala gösteremedi. Keza 6-8 Ekim olaylarına yalnızca oy uğruna şaşı bakan devrin CHP yönetimi de bundan ötürü şimdi nedamet getirmedi. Lafa her başladıklarında biz Türkiye partisiyiz diyenlerin her fırsatta Türkiyeleştirme tezinde bulunanların, ülkemizi uçurumun kenarına bilhassa getiren bu travmayla kesinlikle hesaplaşması gerektiğine inanıyoruz.
“YUMUŞAMA İKLİMİNE KATKI SUNACAK”
Demokratik siyasette şiddete ve teröre asla yer olmadığını herkesin anlaması gerekiyor. Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz. Şiddeti bir hak arama yolu olarak görerek siyaset yapılmaz. Türkiye Yüzyılı’nda şiddetle ortasına uzaklık koyan anlayışa elbette yer vardır. Fakat sırtını dağa yaslayan terör siyasetine asla ve asla yer yoktur. Tekrar ediyorum, Kobani olaylarının türel açıdan hesabı sorulmuştur. 10 yıllık gecikmeyle bile olsa 6-8 Ekim olaylarına dair samimi bir muhasebenin yapılmasını da önemsiyoruz. Bu türlü bir halin sergilenmesinin, siyasette inşa etmeye çalıştığımız yumuşama iklimine katkı sunacağı açıktır.
“FARKLI BİR ÜSLUP GÖRMEYİ İSTİYORUZ”
Biz, yeni yasama yılında siyasette artık farklı bir üslup ve telaffuz görmeyi istiyoruz. Bölgemizin de içinde bulunduğu atmosferi düşünerek daha fazla konuşmaya, daha fazla uzlaşıya, diyalog tabanını daha fazla genişletmeye muhtaçlığımız olduğu kanaatindeyiz. Milletin yararına olacak hiçbir mevzuda diyalogdan kaçınmayız. Cumhur İttifakı olarak yeni periyotta ülkemizin problemlerini mümkün olan en geniş mutabakatla çözmeyi dilek ve temenni ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin gerek Meclis’in birinci günü gerekse dün yaptığı açıklamaları takdirle karşılıyor, Türk demokrasisi ve 85 milyonun kardeşliği ismine çok değerli buluyoruz. Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin bedelinin muhatapları tarafından da layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz. Beklentimiz, hiçbir ayrım yapmadan Meclis’teki tüm siyasi partilerin de bu anlayış ve bu yaklaşım içinde hareket etmeleridir.
“KATLİAMIN FATURASI KABARIYOR”
7 Ekim’de İsrail’in Gazze’ye başlattığı hücumların 1. yıldönümünü geride bıraktık. İsrail’in 7 Ekim’den beri Gazze, Batı Şeria ve son olarak Lübnan’da gerçekleştirdiği katliamlarda 50 bin kardeşimiz şehit edildi. Gazze’de 1,9 milyon kişi, Lübnan’da da 1,3 milyon insan yerlerinden edildi. Meskenini, ocağını terk etmek zorunda kaldı. Gün geçtikçe katliamın maddi ve manevi faturası kabarıyor. Savaşın bölgemizdeki öteki ülkelere yayılma tehlikesi büyüyor. İsrail’in artan hücumlarına, komşumuz İran’ın geçen hafta mukabalede bulunması bölgesel çatışma riskini hiç olmadığı kadar yükseltmiştir. Çabucak her gün yeni bir eşiğin aşıldığı bu tansiyonu çok yakından takip ediyor, devletimizin ve milletimizin güvenliği için tüm önlemleri alıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL’E TEPKİ
Ülkemizi şimdiye kadar bölgesel tansiyonlardan daima uzak tuttuk. Yangına akaryakıt dökenlerden değil, söndürmeye çalışanlardan olduk. Tıpkı tavrımızı bugün de koruma ediyoruz. Netanyahu ve cinayet şebekesi, ham hayaller görmekte ve çok tehlikeli bir maceraya atılmaktadır. Türkiye ne yapılmak istendiğinin çok farkındadır. Son gayenin neresi olduğunu da çok net görebiliyoruz. Dün Dışişleri ve Savunma Bakanlarımız Meclisimizin kapalı oturumunda bu bahisle ilgili milletvekillerimize ayrıntılı bilgi verdi. Her iki bakanımız da idrak kapıları açık olanlar için coğrafyayı tüm netliğiyle ortaya koydu. Toplantı sonrası CHP Genel Liderinin yaptığı açıklamaları esefle karşıladık. Tüm bölgemiz bir ateş çemberinden geçiyor. Lakin bakıyorsunuz CHP Genel Başkanı ucuz polemik peşinde koşuyor. Açıkçası Sayın Özel’den ülke güvenliğine dair sıkıntılarda daha olgun bir hal beklerdik.
“VADEDİLMİŞ TOPRAKLAR HEZEYANI”
Bununla birlikte daha düne kadar bölücü örgütün Suriye uzantısı PYD ile ilgili çok optimist cümleler kuranlara ne yaparsak yapalım kimi gerçeği anlatmayacağımızın şuurundayız. Varsın onlar kendi hayal dünyalarında yaşamaya devam etsin. Biz Türkiye’nin güvenliğinden mutlaka taviz vermeyeceğiz. Ne değerine olursa olsun bölgemiz ve topraklarımız üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmeyeceğiz. Türkiye, yayılmacı hevesleri, vatan topraklarına dikilen kem gözleri, kabaran işgalci niyetleri kursaklarda bırakacak kudrete ziyadesiyle sahiptir. Açık ve net söylüyorum. Vaadedilmiş topraklar hezeyanının varacağı yer, büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır.
İSPANYA, NORVEÇ, SLOVENYA…”
Bakınız bundan 1 yıl evvel İsrail’in devlet olmak ile terör örgütü olmak ortasında bir tercihle karşı karşıya olduğunu söz etmiştim. O günden bugüne İsrail, Gazze’de son asrın en yırtıcı soykırımını yaparak Siyonist bir terör örgütü üzere hareket etti. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. İsrail bir Siyonist terör örgütüdür. Gazze kasabı, Siyonist Netanyahu’nun Amerikan Kongresi’ne davet edilmesi, dakikalarca ve defaatle ayakta alkışlanması bunun en bariz örneğidir. Tarih o kara tabloyu asla unutmayacaktır. Tarih elinde on binlerce çocuğun, bayanın, sivilin kanı olan bir canavarı ayakta alkışlayanları asla ve asla affetmeyecektir. Biz de her fırsatta ve platformda bu iki yüzlülüğü deşifre edeceğiz. Alışılmış bu süreçte tarihin gerçek tarafında yer alan ülkeler de oldu. Onlarla her vakit bir arada olacağız. İspanya, Norveç, Slovenya başta olmak üzere, baskılara karşın unsurlu duruş sergileyen tüm ülkeleri, soykırım cephesi karşısında insanlık cephesinde yer alan tüm halkları, bilhassa de vicdan sahibi üniversiteli gençleri yürekten tebrik ediyorum. Tam 1 yıldır emperyalist güçlerin dayanağını gerisine almış işgal ordusu karşısında direnen Filistin’in yiğit evlatlarını, toprağın üzerinde onursuzca yaşamaktansa toprağın altında gururumla yatarım diyen bütün kahramanları bugün bir defa daha hürmetle selamlıyorum. İsrail’in yabanî akınlarında şehit düşen Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimi rahmetle yad ediyor, Rabb’im yerlerini cennet eylesin diyorum. Filistin’in seçilmiş son başbakanı İsmail Heniyye’ye ve kalleşçe şehit edilen Hamas’ın başka mensuplarına Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.
“HERKES İÇİN ÖZGÜR FİLİSTİN DİYORUZ”
Hamas’ın Gazze’de verdiği destansı gayretin birebir vakitte Türkiye için de olduğunu çok yeterli biliyoruz. Filistin halkının soykırım şebekesi karşısında, tıpkı vakitte insanlığı da savunduğunu, Müslümanların izzetini de savunduğunu çok lakin çok uygun biliyoruz. Ülkemizde birileri Hamas’a terör örgütü iftirası atarken biz soykırımın birinci günlerinde hiç kimseden çekinmeden “İşte bunun için Hamas, Filistin’in Kuva-yi Milliyesi’dir” dedik. Birinci gün nerede duruyorsak 1 yıldır birebir yerde yalpalanmadan, korkmadan, ürkmeden sapasağlam duruyoruz. Birinci gün vatandaşlarımızı neye karşı uyarıyorsak bugün de birebir risklere dikkat çekiyoruz. 1 yıldır olduğu üzere bugün de biz herkes için barış, herkes için özgür Filistin diyoruz. Filistinli kardeşlerimize de buradan dayanışma bildirilerimizi gönderiyor, her vakit yanlarında olacağımızı hatırlatmak istiyorum. Yaklaşan kış mevsimi öncesinde, besin, barınma ve tıbbi gereç başta olmak üzere insani yardımlarımızı daha da artıracağız.
“TARİH BOYUNCA TÜRK DEVLETİNİ GÜÇLÜ YAPAN…”
AK Parti’yi kurduğumuz günden itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında ülkemize ve milletimize hizmet gayreti veriyoruz. Bu büyük çatı altında Türkiye’nin sıkıntılarını çözmek, milletimizin taleplerini karşılamak, en kıymetlisi de ülkemizde ekonomiyi, demokrasiyi, kardeşliği büyütmek için canla başla uğraş sarf ediyoruz. Bakınız bir toplumun huzurlu ve memnun bir biçimde varlığını sürdürebilmesinin en başta gelen kaidesi, devletin her bireyin itimat, adalet ve ekonomik refah gereksinimini karşılayabilmesidir. Tarih boyunca Türk devletlerini güçlü yapan, hakimiyetleri altındaki farklı kesitlerden insanları asırlarca barış içinde yönetebilmelerini sağlayan en kıymetli konu işte bu prensiplere olan bağlılıklardır.
“İRADEMİZ HALA ÇOK GÜÇLÜDÜR”
Cumhuriyet tarihi boyunca da, kimi periyotlardaki dertli uygulamalara rağmen, Demokrat Parti iktidarıyla birlikte bu unsurlar sürekli gözetilmiştir. 14 Ağustos 2001’de AK Parti’yi kurarken partimizin ismini bile bu prensiplere nazaran belirleyerek milletimize güvenliği, adaleti ve ekonomik kalkınmayı en üst düzeye çıkarma kelamı verdik. Karşılaştığımız tüm mahzurlara, tüm zorluklara karşın hamdolsun tüm bu bahislerde geçmişle kıyas dahi götürmez başarılara imza attık. Elbette bizim devrimizde de, bu başlıkların hayata geçirilmesinde de kimi eksikler hatta yanlışlar yaşanmış olabilir. Fakat her üç konudaki samimiyetimizi ve sözümüze bağlılığımızı kimse sorgulayamaz. Burada şu noktayı öncelikle vurgulamak isterim. Biz her vakit kendi iç muhasebemizi yürekle yapan, nerede eksiğimiz varsa üzerine kararlılıkla giden bir takımız. Toplumun nabzını tutma, millete kulak verme noktasında da rakiplerimize nazaran ebediyen birkaç adım öndeyiz. Milletimizin beklentilerine karşılık üretme irademiz hala çok güçlüdür.
“SON PERİYOTTA YAŞANAN KİMİ CİNAYETLER…”
Siyaset kurumunun asli misyonu de vakitle ortaya çıkan yeni problemlere tahlil bulmaktır. Son periyotta yaşanan kimi cinayetler ve müessif hadiseler üzülerek görüyoruz ki, milletimizin kendini inançta hissetme ve adaletin tecellisi konusunda tereddüde düşmesine sebebiyet vermiştir. Ülkemizin 2018 yılından beri global siyasi tansiyonların, Kovid salgınının yol açtığı çok boyutlu krizlerin ve bölgemizde süregelen çatışmaların tesiriyle yaşadığı ekonomik düşünceler da bu tablonun bir kesimidir. Milletin ülkeyi yönetme sorumluluğu yüklediği cumhurbaşkanı olarak, kabinesiyle, meclis gurubuyla, parti idaresiyle karşımızdaki bu fotoğrafı yanlışsız okumak ve gereken önlemleri almak en başta gelen görevimizdir. Uyguladığımız iktisat programıyla 6 yılın birikimi olan külfetleri çözme yolunda kıymetli aralık kat ettik. İnşallah sene başından itibaren rahatlama, insanımızın günlük hayatına da net bir formda yansımaya başlayacaktır. Hudut güvenliğimiz konusunda hem terör örgütleriyle çaba hem komşu ülkelerle münasebetler konusunda pek uygun bir düzeye geldik.
“BAZI DEĞERLİ ADIMLAR ATMA KARARI ALDIK”
Toplumda güvenlik ve asayişin temini noktasında, geçmişe ve birçok Avrupa ülkesine kıyasla, çok güzel bir yerdeyiz. Lakin son periyotta, gerisi arkasına gelen bir polis memurumuzun şehit edilmesinden, genç kızlarımızın vahşice katledilmelerine kadar bir dizi hadise, milletimizde haklı bir reaksiyona yol açmıştır. Onlarca kabahat kaydı olan kriminal tiplerin ellerini kollarını sallayarak ortalıkta dolaşması, herkes üzere bizi de rahatsız ediyor. Pazartesi günü yaptığımız Merkez Yürütme Kurulu toplantımızda, bu olayları enine uzunluğuna değerlendirdik. Milletimizin sesine kulak vererek, bu çerçevede, kimi değerli adımlar atma kararı aldık. İnsanlarımızın sokakta, meskeninde, iş yerinde hiçbir tasa duymadan hayatını itimatla sürdürebilmesini sağlamak için, ne gerekiyorsa yapacağız. Emniyet Teşkilatımız içinde bir zaaf varsa, neşteri vurup bunu gidereceğiz. Adalet sistemimizde tıkanıklık varsa, yanlışlık varsa, neşteri vurup, Allah’ın müsaadesiyle, onu da tahlile kavuşturacağız. Medyada ve toplumsal medyada suça özendirme, kabahati teşvik etmede sorun varsa, gerekli müdahalede bulunacağız. Cürmü önlemeden, hatayla ve suçlularla çabayı, yargılamalardan, infaz ve ıslah sistemimizde nerede boşluk varsa, kesinlikle hal yoluna koyacağız.
ÇOK SAYIDA HATA KAYDI OLANLARA YENİ DÜZENLEME
Tabii bu meselelerin tahlili için bir dizi düzenlemeye gereksinim bulunuyor. Öncelikle çok sayıda hata kaydı olan bireylerin, bu eğilimlerinin yargılama safhasında görülebilmesini ve dikkate alınmasını sağlayacağız. Bilindiği üzere, mevcut durumda, seri cürüm işleyen şahıslarla ilgili açılan onlarca dava olmasına karşın, bunlar sonuçlanmadan kayıtlarda gözüküyor. Birinci Derece Mahkemesi, İstinaf, Yargıtay derken, bir cezanın nihaileşmesi 5 yıla, hatta 7 yıla kadar uzayabiliyor. Bu süreçte, hatalı kişi, yeni işlediği cürümlerde rastgele bir sabıka kaydı olmadığı için, tutuklama olmadan yargılanabiliyor. Bilhassa kabahati geçim kaynağı haline getirenler ile, cürümde kibirlenenlerin, sistemin bu tarafını istismar ettiklerini görüyoruz.
TUTUKLULUK MÜDDETİ KİŞİNİN İŞLEDİĞİ HATALARA NAZARAN BELİRLENECEK
Kanunların hatalı lehine işlemesine yol açan çarpıklığı düzeltmek için, iki değerli adım atmayı planlıyoruz. Bunlardan birincisi, kurumsal düzenlemeye; ikincisi, seri kabahat işleyenlerin tutuklanabilmesi uygulamasının kolaylaştırılmasına yöneliktir. Yargı erkini güçlendirmek amacıyla, Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulacak bir ünite, farklı mahkemelerde görülen davaları, düzenlenen iddianameleri, hatta emniyet kayıtlarını toparlayarak, bunlarla ilgili gerekli incelemeleri yaptıktan sonra, savcılarımızın ve yargıçlarımızın dikkatine sunacaktır. Gereken yasal düzenlemeleri yaparak, mesela, 5 hata kaydı olan birinin, başka davalarının bitip sabıka kaydına işlenmesi beklenmeden, yeni hatalar sürece eğilimi dikkate alınarak, tutuklu yargılanabilmesinin önü açılacak. Tutukluluk müddeti, kişinin işlediği hatalar ve alacağı cezalarla orantılı bir halde belirlenecektir. Elbette bu konu, toplum vicdanını yaralayan, makul cürümler için geçerli olacaktır.
YÜZDE 10 KARARI
Toplumda infiale neden olan bir başka konu ise, pratikte 5 yıldan, hatta 6 yıldan az ceza alanların, maalesef, hiç cezaevine girmeden hayatını sürdürebilmesidir. Bu durumun önüne geçmek için, yeniden makul hatalarda infaz kararlarının fakat, mesela; alınan cezanın yüzde 10’u cezaevinde geçirildikten sonra işlemeye başlaması sağlanacaktır. Örneğin, 3 yıl ceza almış bir kişi, yaklaşık 3,5 ay cezaevinde kalmadan, hür kalmasıyla neticelenecek kararlardan yararlanamayacaktır.
Detaylar geliyor…