Dünyanın gözü geleceğin petrolünde! Türkiye’nin dışa bağımlılığını bitirecek
Dünyanın dört bir yanındaki büyük devletler özel hidrojen stratejilerini tartışıyor, hazırlıyor ve üzerinde anlaşmaya varıyorlar. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İngiltere de yeşil hidrojen pazarını genişletmek için harekete geçti.
Dubai merkezli uluslararası bir platform olan Dünya Yeşil Ekonomi Örgütü (WGEO) ve Zest Associates arasındaki ortak taahhüdün bir parçası olarak BAE ve Birleşik Krallık arasındaki potansiyel yeşil hidrojen iş birlikleri araştırılacak.
Bu kapsamda, HSBC sponsorluğunda hazırlanan rapor ile BAE ve Birleşik Krallık’ın ilgili temiz hidrojen pazarlarının gelişimini hızlandırmak için karşılıklı fırsatları ortaya çıkarmaya çalışılacak. Araştırmaya, her iki ülkedeki iş liderlerini, endüstri derneklerini, politika yapıcıları, ve akademisyenleri dahil olacak
Rapor için yapılan araştırmalar, bulguları test etmek ve doğrulamak için paydaş toplantılarını ve çalıştayları içerecektir. Ayrıca 2022’nin ilk yarısında raporun sonuçları hakkında bir panel tartışması yapılacak.
– TÜRKİYE’NİN YEŞİL HİDROJEN POTANSİYELİ
Türkiye, geçen günlerde Paris İklim Anlaşması’nı onaylamasıyla birlikte belirlediği 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda dönüşüm yol haritasını da buna göre şekillendirmekte. Bu dönüşüm içerisinde yeşil hidrojen, hem Türkiye’nin enerji ihtiyaçlarını karşılaması hem enerji ithalatına bağımlılığı azaltması hem de yeni bir ihracat kalemi oluşturabilecek olması açısından önemli bir yer edinecek alternatiflerden biri.
SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi’nin yayımladığı “Türkiye’nin Ulusal Hidrojen Stratejisi için Öncelikli Alanları” isimli rapora göre, Türkiye 1,6 milyon ton yeşil hidrojen (4,6 milyon ton eşdeğer petrol) potansiyeline sahip. Pratikte bunun karşılığı Türkiye’nin yıllık enerji ihtiyacının yüzde 5’inin bu kaynak tarafından karşılanmasıdır. Aynı zamanda bu potansiyel, yaklaşık 45 milyar dolarlık yatırım fırsatı sunuyor.
TÜRKİYE’NİN ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIĞINI AZALTACAK
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez de “Hidrojen enerjisinin adını gelecekte sıklıkla duyacağız.” diyerek Türkiye’nin enerji stratejisi içerisine bu enerji alternatifinin eklenmesi gerektiğini ifade ediyor. Buna göre, Türkiye’nin hidrojen enerjisine ilişkin ilk stratejisi, mevcut doğal gaz şebekesine hidrojen karıştırarak kullanmak ve bu yapılacak karışımın doğal gaz ithalat maliyetini azaltmaktır.
TÜRKİYE AVRUPA’YA SATACAK
Geleceğin petrolü olarak nitelendirilen yeşil hidrojen enerjisinin ikinci boyutu ise Türkiye’nin 1,6 milyon tonluk yeşil hidrojen potansiyelinin yeni bir ihracat malzemesi olması konusudur. Buna göre, Türkiye’de üretilen hidrojen Avrupa’ya satılabilir. Bu konuya örnek olarak, Almanya’nın geçen yıl ortaya koyduğu ulusal hidrojen stratejisi kapsamında Türkiye’den yeşil hidrojen alınabileceğini belirtmesi gösterilebilir. Ayrıca, Azerbaycan gazını Türkiye üzerinden taşıyan Güney Gaz Koridoru ile Avrupa’ya hidrojen taşınabilir. Bu durum, hem Türkiye’nin Avrupa enerji güvenliğindeki rolünü pekiştirecektir hem de Türkiye’nin jeopolitik önemini arttıran bir başka unsur olacaktır.
– HİDROJEN ENERJİSİ NEDİR?
Hidrojen enerjisini kısaca, doğada bileşikler halinde bulunan hidrojenin dönüştürülmesiyle elde edilen enerji kaynağı olarak tanımlamak mümkün. Başka bir ifadeyle, bu enerji kaynağı hidrojen atomlarının oksijen atomlarından ayrılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Son dönemlerde hidrojen enerjisi Paris anlaşması kapsamındaki karbonsuzlaşma hedeflerini gerçekleştirmek için kullanılacak enerji alternatiflerinden biri olarak görülüyor.
Hidrojen enerjisi farklı renklerle temsil edilen bir üretim sürecine sahiptir. Bunun anlamı, farklı enerji kaynaklarıyla hidrojen enerjisi üretilebilmesidir. Bunlar; fosil yakıtlarla üretilen gri hidrojen, doğal gaz ile üretilen mavi hidrojen, henüz deneme aşamasında olan metanın termal parçalanması ile elde edilen turkuaz hidrojen ve yenilenebilir enerji ile elde edilen yeşil hidrojen olarak sınıflandırılabilir. Yeşil hidrojen, hem Paris İklim Anlaşması’nın taahhütlerini yerine getirmek için hem de dünyadaki enerji sorununun çözümü için bir fırsat olarak görülüyor. Bugün itibarıyla, tüketimi gerçekleşen 70 milyon ton hidrojen, fosil kaynaklardan elde ediliyor. 30 yıllık süre zarfında ise hidrojen üretiminin yeşil kaynaklardan üretileceği öngörülüyor.
Bu minvalde, Japonya, sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak için yeşil hidrojene yatırım yaparken, Çin yıllık 180 milyon galon benzin kullanımını telafi edecek büyük bir yeşil hidrojen projesini onayladı. Çin bu yatırımlarla elektrik üretiminin yüzde 10’unu hidrojen enerjisinden karşılamayı hedefliyor. ABD ise New York’ta günde 500 ton yeşil hidrojen üretilecek bir tesisi 2025 yılına kadar kurmayı planlıyor. Ayrıca, yakın dönemde Avrupa Birliği (AB) sınırları içinde 130 milyar dolarlık hidrojen enerjisi projesinin hayata geçirilmesi bekleniyor. Dahası, Yeşil Mutabakat belgesi dahilindeki 2050 yılında sıfır emisyon hedefi çerçevesinde AB liderleri 2030 ve 2050 hedeflerini gerçekleştirmek için 1 trilyon avro bütçe konusunda anlaştılar. İklim hedefleri çerçevesinde bütçenin, içinde yeşil (temiz) hidrojenin de bulunduğu projeler için kullanılması öngörülüyor. Dünya’da durum böyleyken Türkiye’nin de enerji stratejisi içinde hidrojenin yeri gün geçtikçe artıyor.